top of page
Search

Mürekkepten Bir Dünya


Dünyada yaklaşık yedi milyar insan yaşıyor. Konuşabileceğin yüzlerce dil, iletişim kurabileceğin milyarlarca insan var. Ses tonunu istediğin gibi yönlendirebilir, kelimeleri vurgulayabilir, beden dilini kullanabilirsin. Peki neden bazılarımız cansız bir kalemi, sohbet edebilecekleri yedi milyar insana tercih ediyor? Yazmak için birçok nedeniniz olabilir. Çılgınca teorileriniz, derin düşünceleriniz veya zihninizin içinde sizi oyalayan, saf hayal gücünden oluşmuş, kendi cennetiniz olabilir örneğin. Geriye kalan soru şu: niye bazılarımız bunları anlatmak yerine yazmayı tercih ediyoruz? Düşünceler. Teoriler. Bazılarının beyninde durmaksızın dans eder. Çılgınca fikirler, başkaları duysa keçileri kaçırdığınızı düşündürecek seviyede delice bir hayal gücü. İşte işler bu noktada karmaşıklaşır, kimse ne dediğinizi anlamamaya başladığında. Yedi milyar insan içerisinde kimsenin sizi normalmişsiniz gibi bakmadığını düşünün. Hiçbirinin sizi anlamadığını, zihninizin içindeki cenneti kavrayamadıklarını hayal edin. Bu noktada, tüm düşünceleriniz haykıramadığınız çığlıklara dönüşür. Haykıramazsınız, çünkü insanlar neden bahsettiğinizi anlamayınca size kulaklarını tıkamışlardır. Böyle olduğunda, içinizde biriken çığlıkları haykırmanın başka bir yolunu bulmanız gerekir, yoksa patlarsınız. İnsanların sizi gördüğü deliye dönüşürsünüz. Bazıları çığlıklarını tuvallere çizmeye başlar, bazıları çığlıklarını melodilere aktararak haykırır. Bazıları ise çığlıklarını harflere sığdırır, yazarak haykırır. Sanat budur işte, kendini ifade etmek. İşte bu yüzden yazıyoruz, kimsenin duymadığı çığlıkları haykırmak için. Mesela ben, kendi gerçekliğimi yaratmak, kaçıp saklanabileceğim bir fantezi dünyası kurabilmek için yazıyorum. Benim de kendime ait bir cennetim var. Wyrenlerin grifonlarla düelloya giriştiği, Medusa’nın kesik kafasının Perseus’un hayatını kabusa çevirecek intikam planları hazırladığı bir dünya. Dediklerimi anladınız mı? Tahmin edeyim, hayır. Gördüğünüz üzere neredeyse başka bir dil konuşuyormuş gibi duyulduğumdan, artık anlatmaya çalışmaktan vazgeçtim, çığlıklarımı yazarak dışarı çıkarıyorum. Belki akıcı bir şekilde konuşamıyor olabilirim, ama biraz mürekkepten kocaman bir dünya yaratabilirim. Kelimeler benim oksijenim, nefes almak yerine yazıyorum ben. Yazmak en güvenli yöntemdir. Kağıt harika bir dinleyicidir; sadece dinler, ne yargılar, ne sorgular.



bottom of page